Sıra
geldi ilk sıralardaki bir diğer isime. ”Empati”. Yani halk arasında da olduğu
gibi “kendini benim yerime koy”. İnsanları anlayabilmenin, yaşadığı zorlukları
veya mutluluklarının derecesini bu yolla anlayabiliriz. Kelime anlamına
baktığımız zaman da Fransa’dan dilimize “empathie” olarak giren bu kelimenin
“duyarlılık”, ”duygudaşlık” gibi kelimelerle karşılığının bulunduğunu görürüz.
Mesela evinin önünde küçük bir çocuk gördün. O kadar aç ki artık
kaburgaları sayılacak. Kendini onun yerine koyduğun andaki duygudaşlığı yani
duygu birliğinizi hayal edin. Hayali bile kötü değil mi? Bunu yarım bir ekmek
vererek o çocuğa dindirebilirsiniz.
Her
şeyin daha iyisini düşünebilmek gerekir. Bu da benim listemdeki iyi bir dünyaya
biletlerden biri daha. Bir şey iyidir, gerekliliktir, araçtır, amaçtır. Misal
bir telefon. Martin Cooper’in icat ettiği cep telefonu evet bir baş yapıttı.
Fakat insanlar o sadece “alo” diyebilen ve fazla özelliği olmayan o telefonla
bir müddet yetindiler. Yetinebildiler. İnsanoğlu olarak her ne kadar doyumsuz
olsak da bazı konularda bu gerçekten de gerekli bir eylem. Cooper’in icadından
sonra biraz daha ilerisini isteyen bir insanoğlu çabaladık, uğraştık ve hep bir
tık daha ileriye sloganımızla bu günlere kadar inanılmaz bir güzellikte
getirdik icadımızı. Tasarımlarımızla bir tık daha ileriye sloganımızla hep daha
iyiye yaşanabilecek, daha temiz ve daha iyi bir dünya için uğraştık. Uğraşıldı.
Aslına
bakalım da görüldüğü üzere daha temiz, daha iyi ve güzel bir dünya aslında o kadar da zor
değil sanki. Ne dersiniz? Hayvanların önüne koyulan bir kap su, bir çocuğa
ekmek arası vermek ya da bir tık daha ileri sloganımızla hep her şeyin daha
iyiye dönüşmesi. Bu küçük yardımları ve azmi hiç bırakmayalım. Daha temiz, daha güzel bir
dünya için önce ruhumuzda temizlik yapalım. Yılmayalım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder